Nazim Hikmet
(1902, Salonica - June 3, 1963, Moscow) |
|
DON KISOT Ölümsüz gençligin sövalyesi, ellisinde uyup yüreginde çarpan aklina bir Temmuz sabahi fethine çikti güzelin, dogrunun ve haklinin: Önünde magrur, aptal devleriyle dünya, altinda mahzun ve kahraman Rosinant'i. Bilirim, hele bir düsmeye gör hasretin halisine, hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek, yolu yok, Don Kisot'um benim, yolu yok, yel degirmenleriyle dövüsülecek. Haklisin, elbette senin Dulsinya'ndir dünyanin en güzel kadini, elbette sen haykiracaksin bunu bezirganlarin suratina, ve alasagi edecekler seni bir temiz pataklayacaklar seni. Fakat sen, yenilmez sövalyesi susuzlugumuzun, sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin agir, demir kabugunun içinde ve Dulsinya bir kat daha güzellesecek. 1947 Nazim Hikmet |
DON QUIXOTE The knight of immortal youth at the age of fifty found his mind in his heart and on July morning went out to capture the right, the beautiful, the just. Facing him a world of silly and arrogant giants, he on his sad but brave Rocinante. I know what it means to be longing for something, but if your heart weighs only a pound and sixteen ounces, there's no sense, my Don, in fighting these senseless windmills. But you are right, of course, Dulcinea is your woman, the most beautiful in the world; I'm sure you'll shout this fact at the face of street-traders; but they'll pull you down from your horse and beat you up. But you, the unbeatable knight of our curse, will continue to glow behind the heavy iron visor and Dulcinea will become even more beautiful. Nazim Hikmet |