DERS 66
COMPARISON WITH ADJECTIVES : as as; so .as to, etc (2)
as as:
as ..as i sıfat veya zarfla , bazı şeylerin veya bazı kimsenin , bazı şeyler veya kimse gibi olduğunu veya bazı durumların ötekiyle aynı olduğunu söylerken kullanırız.
Was the film as scary as the last one? (Film sonuncusu kadar korkunç muydu?) (vaz dı film ez sikeyri ez dı last van?)
Aylin came round to my flat as quick as she could. (Aylin benim apartman dairemin oraya elinden geldiğince hızlı geldi.) (Aylin keym eraund tu may filet ez kuik ez şi kuld.)
Olumsuz cümle yapısında not as veya not so kullanılır:
The gap between the walls is not as wide as it was. (Duvarlar arasındaki boşluk eskisi kadar geniş değil.) (dı gep bitviin dı vols iz nat ez vayd ez it vaz.)
The ants are plentiful, but not so common as last summer. (veya but less common than last summer.)
(Karıncalar fazla miktarda fakat geçen yaz ki kadar yaygın değil.) veya ( ..fakat geçen yazdan daha az yaygın.) (dı ants ar pilentiful bat nat so kamın ez last samır.) veya ( ..bat les kamın den last samır.)
Not so ; not asden daha çok kullanılır.
Im not so sure. (Çok emin değilim.) (aym nat so şur.)
Its not so bad. (O kadar kötü değil.) (itz nat so bed.)
Shes not so good. (O kadar iyi değil.) (şiiz nat so gud.)
Eğer ikinci as ile sıfat arasına sayılabilen bir isim koyarsanız; ismin önüne a/an koymalısınız: (eğer isim tekil ise)
He was as patient a teacher as anyone could have had. (O herkesin sahip olabileceği kadar sabra sahip bir öğretmendi.) (hi vaz ez peyşınt ez enivan kuld hev hed.)
Negatif cümle yapısında not as veya bazen not such kullanılır:
Toms not as good a player as he used to be. Veya Toms not such a good player as he used to be.
(Tom eskiden olduğu kadar iyi bir oyuncu değil.) veya (Tom eskiden olduğu gibi iyi bir oyuncu değil.)
(Tom iz nat ez gud e pileyır ez he yuuzd tu bi.) veya (Tom iz nat saç e gud pileyır ez he yuuzd tu bi.)
Theyre not such terrible children as shed expected. (çoğul isimlerle not as kullanılmaz!!!!)
(Onun beklediği kadar korkunç çocuklar değildiler.) (deyır nat saç teribıl çıldırın ez şi hed ekspektıd.)
How, so, too bir sıfatı takiben aynı şekilde kullanılabilir:
How significant a role did she play in your life? (O senin hayatında nasıl önemli bir rol oynadı?) (hav signifıkınt e rol did şi piley in yor layf?)
How small a piece do you want? (Ne kadar küçük bir parça istiyorsun?) (hav sımol e piis du yu vant?)
Liar is perhaps too strong a word. (Yalancı belki çok ağır bir kelime.) (layır iz pörhaps tu sıtrong e vörd.)
Its not quite so difficult a problem as it might at first seem. (İlk bakışta göründüğü gibi oldukça zor bir sorun değil gibi gözüküyor.) (itz nat kuayt so difikult e pırablım ez it mayt et först siim.)
As .as aynı zamanda cümle içinde much veya more ile birlikte miktarlar hakkında konuşmak için kullanılır:
He earns at least as much as Dora. (O en azından Dora kadar kazanıyor.) (hi örns et liist ez maç ez Dora.)
Istanbul has twice as many shopping mall as the rest of country. (İstanbul ülkenin geri kalanının 2 katı kadar alışveriş merkezine sahiptir.) (Istanbul hez tıvays ez meni şaping mol ez dı rest ov kantıri.)
Ayrıca as much/many as veya as little/few as i beklediğimizden daha büyük veya küçük miktar ve nicelikler için kullanırız.
Many ve few rakamlardan önce kullanılır, much ve little miktarlardan önce kullanılır ($20 veya 40% gibi veya uzaklık bildiriminden 100 meters gibi ..)
There is a small number involved, possibly as few as a hundred. (Çok küçük bir sayı içeriyor, muhtemelen yüz kadardan azdır.) (der iz e sımol nambır involvd , pasıbli ez fiv ez e handırıd.)
Prices have increased by as much as 200 percent. (Fiyatlar yüzde ikiyüz kadar artmıştır.) (pıraysız hev inkıriyzd bay ez maç ez tuhandırıd pörsınt.)
So .that; so ..as to
So yu bir sıfatı veya bir zarfı ve bir that-clause ı takiben kullanırız.
The receipe was so simple that even she could cook it. (Tarif o kadar kolaydı ki o bile pişirebilirdi.) (dı resipi vaz so simpıl det ivın şi kuld kuk it.)
She was walking so slowly that he could catch her up. (O kadar yavaş yürüyordu ki, onu yakalayabilirdi.) (şi vaz volking so sılovli det he kuld keç hör ap.)
Aşağıda parantez içinde verilen kelimeleri kullanarak as ..as veya not as/such as ile birlikte boşlukları tamamlayınız. Bazen 2 çeşit yanıt mümkün olabilmektedir. Eğer gerekli olan başka bir kelime varsa eklemeyi unutmayınız.
1) Since his accident , John has tried to lead possible. (normal/life)
2) Its .Id imagined. (not/beautiful/flat)
3) Theyre ..in the last kindergarten I worked at.(not/well-behaved/children)
4) Mr.Jackson is his predecessor was.(not/popular/president)
ANSWERS: 1) as normal a life as 2) not as beautiful a flat as veya not such a beautiful flat as
3) not such well-behaved children as 4) not as a popular a president as veya not such a popular president as
Aşağıdaki cümleleri as much as, as many as, as little as veya as few as ile tamamlayınız.
1) I used to drink..................10 cups of coffee a day.
2) My father doesnt play golf now ..he used to.
3) It was disappointing that .20 guests came to the party.
4) Its not possible to pay .10 TL for a good meal at some resaurants in the city.
5) I sometimes have to spend ..10$ a day on rail fares.
ANSWERS: 1) as many as 2) as much as 3) as few as 4) as little as 5)as many as
Bugün Ne Öğrendik?
Scary: Korkunç, korkutucu, ürkütücü (sikeyri)
Gap: Boşluk, aralık (gep)
Wide: Geniş, engin (vayd)
Plentiful: Bol, bereketli (pilentiful)
Common: (sıfat) : ortak, genel, sıradan, yaygın, bilinen, bayağı, toplumsal, kamusal,adi ; (isim) : halka açık yeşil alan, park (kamın)
Patient: (sıfat): sabırlı ; (isim): hasta (peyşınt)
Terrible: Korkunç, rezil, berbat (teribıl)
Significant: Önemli, anlamlı, değerli (signifıkınt)
Role: rol (rol)
Liar: Yalancı (layır)
Perhaps: Belki (pörhaps)
Increase: Artırmak, çoğaltmak, artmak, çoğalmak (inkıriz)
Percent: Yüzde (pörsınt)
Lead: Götürmek, rehberlik etmek, inandırmak, yönetmek , önde olmak (lid)
Kindergarten: Anaokulu (kindırgartın)
Well-behaved: Terbiyeli (vel-biheyvd)
Predecessor: Öncel, selef, birinden önce gelen kimse, ata, cet (predisesır)
Rail : Demir yolu (reil)
Fare: yol parası (fer)
Rail fare: Tren ücreti
Ingilizce.com Ders Seti Index
ingilizce.com 2012 Her Hakkı Saklıdır.